Orjinal adı “Conspiracy Theory” olan ve Türkiye’de “Komplo Teorisi” olarak sinemalarda ve sonrasında televizyonlarda da gösterime giren Mel Gibson ve Julia Roberts’ın başrollerini paylaştığı filmi bir çoğumuz seyretmiştir. Ancak unutanlar için biraz hafızalarımızı tazeleyelim.
Jerry Fletcher (Mel Gibson), gündüzleri bir taksi şoförü olarak New York caddelerini arşınlar, geceleri de internette dolaşarak kendi ürettiği komplo teorilerini, dinleyen kimi bulursa anlatır. Düzenbaz bir FBI ajanı tarafından bunu sürdürmemesi konusunda uyarılmasına rağmen o devam eder ve adalet Bakanlığı’nda görevli Alice (Julia Roberts), şüphelenerek onun bir numaralı müttefiki olur ve film bir takım olaylar çerçevesinde akıp gider.
Şu anda futbol seyir zevkimizi ve hatta bazılarımızın tek hobisi olan futbol seyrini yerle bir eden “şike ve teşvik primi” adı altında ceryan eden ve başlangıç tarihi 03 Temmuz 2011 Pazar sabahı olan olaylara bir de komplo teorileri gözlüğü ile bakalım.
03 Temmuz 2011 Pazar saat 07:00; Organize Suçlar ekipleri başta Fenerbahçe Spor Kulubü başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere bir çok yönetici, teknik director ve futbolcuları göz altına aldı. Operasyon 12 farklı şehirde aynı anda yapıldı ve yaklaşık 40’I aşkın göz altı oldu.
04 Temmuz 2011 Pazartesi; Herkes hala bir gün öncesinin şokunda. Aziz Yıldırım’a destek için Fenerbahçe’li yöneticiler destek için emniyete gittiler. Bu arada Fenerbahçe ve diğer takımlar küme düşermi söylentileri başladı.
05 Temmuz 2011 Salı; UEFA dan ilk açıklama geldi. Fenerbahçe soruşturmasında UEFA'nin olayın herhangi bir tarafı olmadığını vurgulayan, basın bürosu sözcüsü, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz konunun Türkiye ve Türk futbolu için ne kadar hassas ve önemli olduğunun farkındayız. O nedenle olayın bir tarafı gibi gösterilmek istemiyoruz. Bizim açımızdan bu soruşturma tamamen Türk Futbol Federasyonu'nun konusudur."
Yine aynı tarihte Fenerbahçe yöneticileri ve TFF yönetimi arasında olağanüstü bir toplantı gerçekleştirildi.
Ayrıca,şike soruşturması kapsamında adliyeye sevk edilen 22 kişiden 18'i tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edildi. Şüphelilerden Levent Eriş, Mehmet Yıldız, Halil Köstek ve Özcan Üstüntaş savcılık sorgularının ardından serbest kaldı.
06 Temmuz 2011 Çarşamba; Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Mehmet Berk, Aziz Yıldırım hakkında yakalama kararı istedi. Bu talebin, gözaltı süresinin dolduğu göz önüne alınarak, hukuki boşluğun doldurulması ve tedavi süreci bittikten sonra Yıldırım'ın yeniden ifadeye çağrılabilmesi amacıyla yapıldığı öğrenildi.
Ayrıca şike iddialarına yönelik soruşturma kapsamında Beşiktaş Spor Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören ve Asbaşkan Serdar Adalı'nın da “şüpheli” sıfatıyla ifade vereceği yine bu tarihte son dakika haberlerine düştü.
Tüm bunlar olurken adını ‘yardım hareketi’ olarak duyuran ancak son yılların en büyük yolsuzluklarından birine karışan Almanya’daki Deniz Feneri e.V. yöneticilerinin yargılandığı davanın soruşturması kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı talebi üzerine RTÜK eski başkanı Zahid Akman Ankara'da gözaltına alındı. Soruşturma kapsamında İstanbul'da da Kanal 7 Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çelik, Genel Yayın Yönetmeni İsmail Karahan, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ve Finans Müdürü Erdoğan Kara gözaltına alındı. Birçok çevrelerin geçikmiş bir operasyon olarak fikir belirttiği ve aslında Türkiye’nin gündemine ilk sıralardan girmesi gereken bu olay şike iddialarının gölgesinde kalarak 3.sayfa haberi oldu.Sizce bu hem zamanlama açısından hemde gündemdeki yeri açısından garip değil mi?
08 Temmuz 2011 Cuma ; Aziz Yıldırım tutuklama talebi ile mahkemeye sevk edildi.
Bugün Deniz Feneri ile ilgili haberler basında ya hiç duyurulmadu ya da şike iddiaları kadar yer bulamadı. İlginç !!!
09 Temmuz Cumartesi; 14:25 sularında adliyeye getirilen Aziz Yıldırım’ın sorgusu aralıklarla 18:30 a kadar devam etti. Mahkeme, yaklaşık 300 soru sorduğu Aziz Yıldırım’ı şike yapmak ve suç örgütü kurmak suçlamalarıyla tutuklanmasına karar verdi.
Yıldırım, bir sivil polis aracı, bir Çevik Kuvvet otobüsü ve kendisini takip eden bir ambulansın bulunduğu konvoyla Metris Cezaevi'ne götürüldü. Yıldırım'ın konvoyu saat 21.20'de Metris Cezaevi'ne giriş yaptı.
11 Temmuz Pazartesi; Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, ligin planlandığı şekilde 5 Ağustos tarihinde başlayacağını ve planlandığı şekilde devam edeceğini söyledi. Mehmet Ali Aydınlar ayrıca, 31 Temmuz tarihinde Süper Kupa Finali Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanacağını ve lig planlandığı şekilde devam edeceğini ve daha önceki fikstür çekim tarihi aynen geçerli olacağını belirtti.
Yine bugün şike soruşturması kapsamındaki ikinci dalgada TFF eski Başkanı Mahmut Özgener de ifadeye çağrıldı.
Futbolda şike iddialarına yönelik soruşturma kapsamında, bugün 23 kişinin gözaltına alındığı bildirildi.
İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığının yürüttüğü, Spor Toto Süper Lig ve Bank Asya 1. Lig'inde 2010-2011 sezonunda bazı maçlarda şike yapıldığı, teşvik primi verildiği iddiasına ilişkin soruşturma çerçevesinde, bu sabah Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün başlattığı operasyonlarda, 22 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi. Akşak saatlerinde de Trabzonspor Asbaşkanı Nevzat Şakar'ın da gözaltına alınmasıyla gözaltı sayısı 23'e çıktı.
23 kişi arasında, Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener, Trabzonspor Asbaşkanı Nevzat Şakar, Türkiye Futbol Federasyonu eski yöneticisi Mehmet Levent Kızıl ile kaleci Serdar Kulbilge de bulunuyor.
Farkindamisiniz ama Deniz Feneri bugunde gundemimizde yok. Bazılarının kasası olma iddiaları ile ilgisi olabilir mi ? Atatürk’ün ordusunu, Atatürk’ün futbol takımını yasallar çerçevesinde sorgulayan,hapse atan bir hukuk sistemine yakıştıramam !!!, konduramam !!!
12 Temmuz Salı; Mahmut Özgener serbest bırakıldı. Sadri Şener ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldı.
Fenerbahçe yönetimi, Galatasaray Başkanı Ünal Aysal’ın açıklamasına tepki gösterdi…Zamanlama açısından yanlış ama içerik açısından doğru olan bu açıklamaya Fenerbahçe yönetimi tepki göstereceğine bugüne kadar olan süreçte basiretsiz bir yönetim tarzı sergilemeyip takımın başında olması daha doğru olurdu. Bu süreçte takıma kol kanat geren bir başkan gibi herşeyi idare eden Aykut Kocaman’mı olmalıydı ?
13 Temmuz Çarşamba; Futbolda şike soruşturması kapsamında gözaltına alınan Tayfur Havutçu, Serdal Adalı, İbrahim Akın, İskender Alın, Ahmet Ateş tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi. 5 kişinin de ifadelerini dinleyen hâkim tutuklama kararı verdi.
Yine bugün, bir soru ortaya atılıyor. “Rıdvan nerede ?” Fenerbahçe’ye ve Aziz Yıldırım’a bağlılığı ile bilinen Rıdvan Dilmen en son 23 Haziran 2011 Perşembe günü saat 18:30’da Dolmabahçe’deki Başbakanlık çalışma ofisinde o tarihte TFF Başkanlığı’na aday olan Mehmet Ali Aydınlar ile Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ı ziyaret ediyor.
Aydınlar, Sayın Başbakan'la 2 saat görüştükten sonra ayrılıyor ancak Rıdvan 1 saat daha kalıyor.
NTV’ye sorulduğunda ise tatilde yanıtı alınıyor. Ancak kendisine telefon ile dahi ulaşılanılamıyor. Peki bu sorunun anlamı nedir? Yoksa oda mı bu sürecin içine çekilmek isteniyor ?
14 Temmuz Perşembe; CNN Turk ve Miliyet’in internet sayfalarına düşen “Aziz Yıldırım hakkında inanılmaz iddia” şeklindeki haber kimsenin ilgisini ya çekmiyor yada hasır altı ediliyor. Söz konusu habere gore 21 Nisan 2011'de sonuçlanan 4 milyar dolarlık helikopter ihalesi olduğu iddia ediliyor. Zira,Aziz Yıldırım, ihaleyi kazanan konsorsiyumun içinde yer aldığı öne sürülüyor.
Konsorsiyumun içinde yer alan bir diğer ismin ise Serdal Adalı olduğu iddia ediliyor. Bir diğer iddiaya göre ise ihaleyi kaybeden tarafta ise Çalık Grubu.
Fenerbahçeli taraftarların internetteki buluşma adresi antu.com'daki bu haberi şu şekilde geçiyor.
"Ekonomik çerçeveden baktığımızda‚ bu ülkenin en büyük holdingi hala Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Bu holdingin en büyük bütçeli şirketi ise Türk Silahlı Kuvvetleri.
Son 10 yıldır devam eden sermayenin el değiştirmesi operasyonunda‚ bu büyük şirketle çalışmakta geç kalan yeni zenginlerimiz var.
Evet‚ Hacıağalar henüz Sikorsky modernizasyonu yapamıyor; tapu gibi distribütörlük antlaşmalarını çiğneyemiyor,ama Aziz Yıldırım'ın şirketinin yaptığı inşaat işlerini‚ iyi bir makina parkı ve bir işçi/mühendis ordusuyla yapamayacak müteahhit yok.
İhalelerde tek engel‚ iş deneyim belgesine sahip büyük rakipler. Bakın 4734 sayılı kamu ihale kanunu ne diyor:
"İhaleye Katılamayacak Olanlar”
Madde 11- aşağıda sayılanlar doğrudan veya dolaylı veya alt yüklenici olarak‚ kendileri veya başkaları adına hiçbir şekilde ihalelere katılamazlar:
a) (değişik: 20/11/2008-5812/4 md.) Bu kanun ve diğer kanunlardaki hükümler gereğince geçici veya sürekli olarak kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmış olanlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı terörle mücadele kanunu kapsamına giren suçlardan veya örgütlü suçlardan veyahut kendi ülkesinde ya da yabancı bir ülkede kamu görevlilerine rüşvet verme suçundan dolayı hükümlü bulunanlar."