Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

10 Aralık 2011 Cumartesi

ORA’nın ADI TÜRKİYE

Tecavüz cezası 11 yıl 8 ay

Saç kestirme cezası şimdilik olmasa da mahkemeye çıkabilmek için 6 ay hapishanede beklemek, sonunda tahliye olmak onlar ve aileleri için en güzel yanı. Bu arada aman saç kestirirken dikkat. Berberinizden çıkarken terör suçlaması ile göz altına alınabilirsiniz...

Yanında kimlik olmadan eğlence yerine gitmenin cezası karakolda polisten dayak yemek,polislere dava açıncada tehdit edilmek, üstüne üstelik dayak atan polislere hakaretten hakkında 6,5 yıl dava açılması...

Dayak atan polislerin cezası !!! ise işkence suçundan dava açılmak yerine zor kullanma yetkisini aşarak basit yaralamadan dava açmak...

Futbol’da haksız ekonomik çıkar sağlamak amaçlı suç örgütü kurmak,yönetmek, yağma,şike,tehdit,vs. İçin 73 ile 150 yıl arası hapis istemek..

Bunlar bu sabah ki haberlerden sadece bir kaç alıntı idi.

Peki devletin malı deniz, yemeğen keriz zihniyeti ile hareket etmenin cezası ?

Ya yardımseven halkımızdan para toplayıp o paraları iç edip göstermelik hapise girenleri jet hızı ile hakim karşısına çıkaran ve onları serbest bırakan zihniyetin ve bırakılanların cezası ?

Ülkeyi yönetenlere karşı örgüt oluşturmaktan değil ama ülkenin laik ve demokratik yapısını değiştirmek isteyen zihniyetleri yine jet hızı ile mahkeme karşısına çıkarıp salanlar ve salınanların cezası ?

Akaryakıt ücretinin %86 sı vergi olan ülke...

Vergi’den vergi alınan ülke...

Bedelli askerlik çıkınca eşitsizlik var ama diye veryansın edilip, doğum da parası olanın özel hastahanelerde olmayanın devlet hastahanelerinde doğum yaptığı, yine parası olanın özel okullarda, yurt dışında okuyup olmayanın devlet okullarında bilmem kaç kişilik okullarda okuduğu ülke...

Avrupa’da, Amerika’da nehir üzerlerin kurulanan barajların, ormanların ve tabiatın dengesini bozuyor diye kapatılırken, nehirlerin üzerine baraj üzerine baraj kuran, doğayı hiçe sayan ülke...

4 tarafının deniz olduğu halde hala denizciliğin, balıkçılığın gelişemediği, geliştirilmediği ülke...

Yıllardır gerek akaryakıt satıp daha fazla vergi almak gerekse petrolün diğer yan ürünlerinden bazı çevrelerin daha çok para kazanması için demiryolları yerine karayollarının geliştirildiği ülke...

O ülkenin ORA’nın adı TÜRKİYE...

Politikacısını, hırsızını, şikecisini, polisini, darbeci askerini, özgür basını suçlayan savcısını sevmesekte, yeşili ile, mavisi ile ORA’sı bizim ülkemiz TÜRKİYE...

18 Ağustos 2011 Perşembe

KOMPLO TEORISI

Orjinal adı “Conspiracy Theory” olan ve Türkiye’de “Komplo Teorisi” olarak sinemalarda ve sonrasında televizyonlarda da gösterime giren Mel Gibson ve Julia Roberts’ın başrollerini paylaştığı filmi bir çoğumuz seyretmiştir. Ancak unutanlar için biraz hafızalarımızı tazeleyelim.

Jerry Fletcher (Mel Gibson), gündüzleri bir taksi şoförü olarak New York caddelerini arşınlar, geceleri de internette dolaşarak kendi ürettiği komplo teorilerini, dinleyen kimi bulursa anlatır. Düzenbaz bir FBI ajanı tarafından bunu sürdürmemesi konusunda uyarılmasına rağmen o devam eder ve adalet Bakanlığı’nda görevli Alice (Julia Roberts), şüphelenerek onun bir numaralı müttefiki olur ve film bir takım olaylar çerçevesinde akıp gider.

Şu anda futbol seyir zevkimizi ve hatta bazılarımızın tek hobisi olan futbol seyrini yerle bir eden “şike ve teşvik primi” adı altında ceryan eden ve başlangıç tarihi 03 Temmuz 2011 Pazar sabahı olan olaylara bir de komplo teorileri gözlüğü ile bakalım.

03 Temmuz 2011 Pazar saat 07:00; Organize Suçlar ekipleri başta Fenerbahçe Spor Kulubü başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere bir çok yönetici, teknik director ve futbolcuları göz altına aldı. Operasyon 12 farklı şehirde aynı anda yapıldı ve yaklaşık 40’I aşkın göz altı oldu.

04 Temmuz 2011 Pazartesi; Herkes hala bir gün öncesinin şokunda. Aziz Yıldırım’a destek için Fenerbahçe’li yöneticiler destek için emniyete gittiler. Bu arada Fenerbahçe ve diğer takımlar küme düşermi söylentileri başladı.

05 Temmuz 2011 Salı; UEFA dan ilk açıklama geldi. Fenerbahçe soruşturmasında UEFA'nin olayın herhangi bir tarafı olmadığını vurgulayan, basın bürosu sözcüsü, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz konunun Türkiye ve Türk futbolu için ne kadar hassas ve önemli olduğunun farkındayız. O nedenle olayın bir tarafı gibi gösterilmek istemiyoruz. Bizim açımızdan bu soruşturma tamamen Türk Futbol Federasyonu'nun konusudur."

Yine aynı tarihte Fenerbahçe yöneticileri ve TFF yönetimi arasında olağanüstü bir toplantı gerçekleştirildi.

Ayrıca,şike soruşturması kapsamında adliyeye sevk edilen 22 kişiden 18'i tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edildi. Şüphelilerden Levent Eriş, Mehmet Yıldız, Halil Köstek ve Özcan Üstüntaş savcılık sorgularının ardından serbest kaldı.

06 Temmuz 2011 Çarşamba; Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Mehmet Berk, Aziz Yıldırım hakkında yakalama kararı istedi. Bu talebin, gözaltı süresinin dolduğu göz önüne alınarak, hukuki boşluğun doldurulması ve tedavi süreci bittikten sonra Yıldırım'ın yeniden ifadeye çağrılabilmesi amacıyla yapıldığı öğrenildi.

Ayrıca şike iddialarına yönelik soruşturma kapsamında Beşiktaş Spor Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören ve Asbaşkan Serdar Adalı'nın da “şüpheli” sıfatıyla ifade vereceği yine bu tarihte son dakika haberlerine düştü.

Tüm bunlar olurken adını ‘yardım hareketi’ olarak duyuran ancak son yılların en büyük yolsuzluklarından birine karışan Almanya’daki Deniz Feneri e.V. yöneticilerinin yargılandığı davanın soruşturması kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı talebi üzerine RTÜK eski başkanı Zahid Akman Ankara'da gözaltına alındı. Soruşturma kapsamında İstanbul'da da Kanal 7 Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çelik, Genel Yayın Yönetmeni İsmail Karahan, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ve Finans Müdürü Erdoğan Kara gözaltına alındı. Birçok çevrelerin geçikmiş bir operasyon olarak fikir belirttiği ve aslında Türkiye’nin gündemine ilk sıralardan girmesi gereken bu olay şike iddialarının gölgesinde kalarak 3.sayfa haberi oldu.Sizce bu hem zamanlama açısından hemde gündemdeki yeri açısından garip değil mi?

08 Temmuz 2011 Cuma ; Aziz Yıldırım tutuklama talebi ile mahkemeye sevk edildi.

Bugün Deniz Feneri ile ilgili haberler basında ya hiç duyurulmadu ya da şike iddiaları kadar yer bulamadı. İlginç !!!

09 Temmuz Cumartesi; 14:25 sularında adliyeye getirilen Aziz Yıldırım’ın sorgusu aralıklarla 18:30 a kadar devam etti. Mahkeme, yaklaşık 300 soru sorduğu Aziz Yıldırım’ı şike yapmak ve suç örgütü kurmak suçlamalarıyla tutuklanmasına karar verdi.

Yıldırım, bir sivil polis aracı, bir Çevik Kuvvet otobüsü ve kendisini takip eden bir ambulansın bulunduğu konvoyla Metris Cezaevi'ne götürüldü. Yıldırım'ın konvoyu saat 21.20'de Metris Cezaevi'ne giriş yaptı.

11 Temmuz Pazartesi; Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, ligin planlandığı şekilde 5 Ağustos tarihinde başlayacağını ve planlandığı şekilde devam edeceğini söyledi. Mehmet Ali Aydınlar ayrıca, 31 Temmuz tarihinde Süper Kupa Finali Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanacağını ve lig planlandığı şekilde devam edeceğini ve daha önceki fikstür çekim tarihi aynen geçerli olacağını belirtti.

Yine bugün şike soruşturması kapsamındaki ikinci dalgada TFF eski Başkanı Mahmut Özgener de ifadeye çağrıldı.

Futbolda şike iddialarına yönelik soruşturma kapsamında, bugün 23 kişinin gözaltına alındığı bildirildi.

İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığının yürüttüğü, Spor Toto Süper Lig ve Bank Asya 1. Lig'inde 2010-2011 sezonunda bazı maçlarda şike yapıldığı, teşvik primi verildiği iddiasına ilişkin soruşturma çerçevesinde, bu sabah Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün başlattığı operasyonlarda, 22 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi. Akşak saatlerinde de Trabzonspor Asbaşkanı Nevzat Şakar'ın da gözaltına alınmasıyla gözaltı sayısı 23'e çıktı.

23 kişi arasında, Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener, Trabzonspor Asbaşkanı Nevzat Şakar, Türkiye Futbol Federasyonu eski yöneticisi Mehmet Levent Kızıl ile kaleci Serdar Kulbilge de bulunuyor.

Farkindamisiniz ama Deniz Feneri bugunde gundemimizde yok. Bazılarının kasası olma iddiaları ile ilgisi olabilir mi ? Atatürk’ün ordusunu, Atatürk’ün futbol takımını yasallar çerçevesinde sorgulayan,hapse atan bir hukuk sistemine yakıştıramam !!!, konduramam !!!

12 Temmuz Salı; Mahmut Özgener serbest bırakıldı. Sadri Şener ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldı.

Fenerbahçe yönetimi, Galatasaray Başkanı Ünal Aysal’ın açıklamasına tepki gösterdi…Zamanlama açısından yanlış ama içerik açısından doğru olan bu açıklamaya Fenerbahçe yönetimi tepki göstereceğine bugüne kadar olan süreçte basiretsiz bir yönetim tarzı sergilemeyip takımın başında olması daha doğru olurdu. Bu süreçte takıma kol kanat geren bir başkan gibi herşeyi idare eden Aykut Kocaman’mı olmalıydı ?

13 Temmuz Çarşamba; Futbolda şike soruşturması kapsamında gözaltına alınan Tayfur Havutçu, Serdal Adalı, İbrahim Akın, İskender Alın, Ahmet Ateş tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi. 5 kişinin de ifadelerini dinleyen hâkim tutuklama kararı verdi.

Yine bugün, bir soru ortaya atılıyor. “Rıdvan nerede ?” Fenerbahçe’ye ve Aziz Yıldırım’a bağlılığı ile bilinen Rıdvan Dilmen en son 23 Haziran 2011 Perşembe günü saat 18:30’da Dolmabahçe’deki Başbakanlık çalışma ofisinde o tarihte TFF Başkanlığı’na aday olan Mehmet Ali Aydınlar ile Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ı ziyaret ediyor.

Aydınlar, Sayın Başbakan'la 2 saat görüştükten sonra ayrılıyor ancak Rıdvan 1 saat daha kalıyor.

NTV’ye sorulduğunda ise tatilde yanıtı alınıyor. Ancak kendisine telefon ile dahi ulaşılanılamıyor. Peki bu sorunun anlamı nedir? Yoksa oda mı bu sürecin içine çekilmek isteniyor ?

14 Temmuz Perşembe; CNN Turk ve Miliyet’in internet sayfalarına düşen “Aziz Yıldırım hakkında inanılmaz iddia” şeklindeki haber kimsenin ilgisini ya çekmiyor yada hasır altı ediliyor. Söz konusu habere gore 21 Nisan 2011'de sonuçlanan 4 milyar dolarlık helikopter ihalesi olduğu iddia ediliyor. Zira,Aziz Yıldırım, ihaleyi kazanan konsorsiyumun içinde yer aldığı öne sürülüyor.

Konsorsiyumun içinde yer alan bir diğer ismin ise Serdal Adalı olduğu iddia ediliyor. Bir diğer iddiaya göre ise ihaleyi kaybeden tarafta ise Çalık Grubu.

Fenerbahçeli taraftarların internetteki buluşma adresi antu.com'daki bu haberi şu şekilde geçiyor.

"Ekonomik çerçeveden baktığımızda‚ bu ülkenin en büyük holdingi hala Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Bu holdingin en büyük bütçeli şirketi ise Türk Silahlı Kuvvetleri.

Son 10 yıldır devam eden sermayenin el değiştirmesi operasyonunda‚ bu büyük şirketle çalışmakta geç kalan yeni zenginlerimiz var.

Evet‚ Hacıağalar henüz Sikorsky modernizasyonu yapamıyor; tapu gibi distribütörlük antlaşmalarını çiğneyemiyor,ama Aziz Yıldırım'ın şirketinin yaptığı inşaat işlerini‚ iyi bir makina parkı ve bir işçi/mühendis ordusuyla yapamayacak müteahhit yok.

İhalelerde tek engel‚ iş deneyim belgesine sahip büyük rakipler. Bakın 4734 sayılı kamu ihale kanunu ne diyor:

"İhaleye Katılamayacak Olanlar”

Madde 11- aşağıda sayılanlar doğrudan veya dolaylı veya alt yüklenici olarak‚ kendileri veya başkaları adına hiçbir şekilde ihalelere katılamazlar:

a) (değişik: 20/11/2008-5812/4 md.) Bu kanun ve diğer kanunlardaki hükümler gereğince geçici veya sürekli olarak kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmış olanlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı terörle mücadele kanunu kapsamına giren suçlardan veya örgütlü suçlardan veyahut kendi ülkesinde ya da yabancı bir ülkede kamu görevlilerine rüşvet verme suçundan dolayı hükümlü bulunanlar."

Sizce garip değil mi, bu habere hiçbir yalandır, aslı astarı yoktur denmiyor…

Yine aynı tarihte gündem elem bir olayla değişiyor ve yukarıdaki iddianın üstünde durulunmuyor.”Diyarbakır’da çatışma 13 askerimiz şehit”.

Başka bir olayda gündemi biraz değiştiriyor.” DTK'dan 'demokratik özerklik' kararı.

18 Temmuz Pazartesi; Şehitlerimizi gömdük, ağladık ve 4 günde unuttuk !!! Demokratik özerkliği’de tartıştık ve tepkiler verdik. O da 4 gün sürdü. Çünkü memlekettin Mehmetçik’lerinden ve Misak-ı Milli sınırlarının ortadan kaldırılmasından daha mühim konumuz var. Ne mi? Tabii ki ŞİKE…

19 Temmuz Salı; TFF açıklamsı geldi “31 Temmuz’daki Süper Kupa Finali ertelendi”. Fenerbahçe yönetiminin tepki açıklaması da peşi sıra geldi bu karardan sonra.

20 Temmuz Çarşamba; Gündemimizin ilk sırasında hala şike var ve sanki adı geçen tek takım Fenerbahçe’ymiş gibi sadece Fenerbahçe ile ilgili haberler. Neler mi ? Fenerbahçe yöneticisi Ünal Uzun, teknik direktör Aykut Kocaman ve futbolcular Emre Belözoğlu, Volkan Demirel ve Mehmet Topuz, futbolda şike iddialarına yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ı ziyaret etmek için Metris Cezaevine geldi.

Burada söylenen sözleri duyar gibiyim. Fenerbahçe Spor Kulübü ile ilgili haberler en çok tiraj yaptıran haberlerdir ve yazılı, sözlü ve görsel basında rating için bunu kullanır. Kullanında bununda bir adabı, bir sınırı vardır. Yıllardır gelen bir takım düşmanlıklar (aslında buna Aziz Yıldırım düşmanlığı desek daha doğru olacak) uğruna kimsenin 104 yıllık bir takımı kirletmeye çalışmaya, taraftarını rencide etmeye hakkı yoktur.

Zaten bir bakıma bunların neticesi olarak 20 Temmuz Çarşamba akşamı Fenerbahçe ve Shaktar Donetsk takımları arasında Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu stadyumunda oynanan hazırlık maçında seyircilerin sahaya girmeleri neticesinde maç 67.dakikasında tatil edildi. Çok şükür ki bu bir hazırlık maçı idi, yine çok şükür ki hiç kimsenin burnu bile kanamadı.

Taraftarın basın mensuplarına karşı yaptığı eylemler doğrumuydu ? Tabii ki HAYIR. Sahaya girmeleri cezasız kalmalımı ? Ona da HAYIR. Ancak, bir takım söylemlerde bulunurken empati yapmakta fayda var. Bu tepkiyi seyirci bir yerde bir şekilde verecekti. Bunun ilk habercisi 18 Temmuz Pazar günü taraftarın Boğaz köprüsüne yürümek istemesi ve polisle karşı karşıya kalması idi.

Burada bir parantez açmakta yarar var. Fenerbahçe yönetimi, futbolcusu ve taraftarı kısacası Fenerbahçe camiası once Denizli’de sonrasında da Trabzon karşısında son maçta kaçırdığı şampiyonluklardaki travmasından tam bu seneki son maçı kazanması ile çıktı darken daha fenası ile şu anda dibe vurmuş durumda. İster Fenerbahçe küme düşürülsün, isterse ligde bırakılıp eksi puanlarla lige başlatılsın bu kolay kolay içinden çıkılabilecek bir travma değildir.Herkesin ciddi bir terapiye ihtiyacı vardır ve tabii ki sağduyulu davranmaya…Bunada once Fenerbahçe Spor Kulubünün çok sayın yöneticilerinin liderlik etmesi gerekmektedir.

25 Temmuz Pazartesi; Mehmet Ali Aydınlar beklenen açıklamayı yaptı: Süper Lig 9 Eylül'de, Bank Asya 10 Eylül'de başlayacak.

26 Temmuz Salı; Bugün ne oldu ? Çok sevgili eski hakem ve son yılların spor yorumcusu Sayın Erman Toroğlu Aziz Yıldırım'dan şikayetçi oldu.

Aferin kendisine.

Peki neden şikayetçi oldu? Çünkü Aziz Yıldırım kendisini işten kovdurmuş.

Peki bu iddialar yeni mi ? HAYIR.

Kendisinin yenimi kulağına gitti ? HAYIR.

Peki neden şimdi şikayetçi oluyor ? Bilen varmı ? Kendisi biliyormu ? Yada daha öncesinden bir çekincesimi vardı da şimdi yok veya birileri sıra sendemi dedi ? Hiç sanmayız !!!

27 Temmuz Çarşamba; Fenerbahçe ve Shaktar Donetsk takımları arasında Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu stadyumunda oynanan hazırlık maçında çıkan olaylardan ötürü Fenerbahçe Spor Kulübüne 2 resmi maçta seyircisiz oynama cezası verildi. Bence, az bile verildi ve Fenerbahçe ucuz kurtuldu.Artık Bank Asya’daki ilk 2 maç seyircisiz oynanır.

Yine bu tarihte Aziz Yıldırım’ın avukatları Futbolda şike soruşturmasını yürüten savcılığın belgelerin bir bölümünü TFF'ye gönderilmesinin ardından soruşturma kapsamında savcılıktan TFF'ye gönderilen belgelerin kendilerine de verilmesini talep etti.

Bu çok yerinde bir talep aslına bakarsanız. Soruşturmanın gizliliği zaten bir süredir yok. Aziz Yıldırım’ın Emniyet’te çekilen fotoğrafları el altından gazetecilere veriliyor, savcıya verilen ifadeler gazetelere çıkıyor.Daha neler neler…

Bu talep yerine en kısa zamanda tüm tutuklu ve tutuksuz yargılananlar için yerine getirilmelidir.

28 Temmuz Perşembe; Fenerbahçe ilk firesini verdi ve Emenike daha hiçbir resmi müsabakada forma giyemeden Spartak Moskova Kulübü’ne satıldı.

Komplo teorilerini satır aralarına serpiştirdik. Anlayan bu satır aralarından çıkartıp anlar.

Bu yazıda şu anda yargıda olan takımlar ve/veya kişiler şike yapmamıştır demiyoruz ancak şike yapmıştırda demiyoruz. Zaten, belgeleri görmeden, incelemeden bunu dememiz imkansızdır.

Ancak, bu olayın sadece “şike“ olayı olduğuna da inanmıyoruz. Bunun takım tutmakla da hiçbir ilgisi yoktur.

Bu olay, bir güce karşı yapılmış bir girişimdir. Yoksa bu bir AZİZ’I SİLİN operasyonumudur ?

Şike, eğer yapıldı ise 3 Temmuz’da yapılmadı.

Neden ligler tescil edilmeden bu Operasyon düzenlenmedi ?

Neden 19 maçta şike yapıldığı iddia edilirken 29 Temmuz tarih itibari ile tutuklu ve/veya tutuksuz yargılanan futbolcu ve teknik director sayısı 2 elin parmaklarına bile ulaşmadı ?

19 maçtaki şikeyi sadece yöneticiler mi yaptı ? Öyle ise sahada oynayanlar buna alet oldularmı ? Oldular ise suçlu değiller mi ?

Para için özellikle Fenerbahçe ligden düşürülmesin, eksi puanla başlasın gibi Zihni sinir fikirler ortaya atan sayın yöneticiler acaba asıl şikeye çanak tutanlar değilmi ? Bu düşüncelerinin arkasında sadece ve sadece daha çok para kazanmı hırsı yok mu ? O zaman bu para kazanmı hırsı ileride de şikeye kucak açmazmı ?

Fenerbahçe – Sivas maçında Korcan’ın yediği gollere şike iddiasında bulunanlar, Trabzon’un son maçında attığı golleri incemiyorlar neden ? Bu goller Korcan’ın yediği gollerden daha mı az şüpheli ?

Eğer Fenerbahçe yöneticileri şike yaptı ise bunu beceremedikleri ortadadır. Çünkü bu sene maç seyrederken hop oturup hop kalkmadığım bir tek maç 6-0 lık Ankaragücü macı idi.

Beşiktaş taraftarı örnek bir davranış sergileyerek yöneticilerine nasıl hareket etmeleri yönünde yol gösterdi. Maalesef bunu Fenerbahçe taraftarı başaramadı. Belki de bunun sebebi kendi takımlarının diğer takımlara oranla daha fazla zan altında olması ve manşetlerden düşmemesi idi.

Her ne kadar Beşiktaş taraftar ve yönetiminin davranışları doğru ise de kupayı aklanana kadar iade edip, Avrupa kupasına katılımdan vazgeçmemeleri pek dürüst bir davranış ortaya sergilemedi ve türbünlere oynanan bir hareketten ileri gitmedi.

Şike operasyonunda düğmeye basmak için neden 3 Temmuz sabahına kadar beklenildi ? Ligler tescil edilmeden bu yapılamazmıydı ? Böylece dosyaları incelemek için 1 ay daha fazla zaman olurdu ? Acaba bu işin gerçekte arkasında olanlar seçimlerde oy kaybetme korkusundamıydılar ki ertelediler ?

Neden TFF’nin yeni başkanını seçmesini beklediler ? Yoksa, eski yönetimde bu işin içinde olanlarmı vardı ?

Sayın Erman Toroğlu’nun Lig TV’den ayrıldığı veya kovulduğu sure belki de 1 yılı geçmiştir ve bu ayrılışın nedeni hakkında o günlerde dahi bunun arkasında Sayın Aziz Yıldırım’ın olduğu iddialarını kundaktaki bebeler bile duymuştu. Neden o gün gerekli şikayetleri yapmadı da tutuklandıktan sonra bir kaç hafta geçmesini bekledi? Yoksa O dam ı birilerinden feyz aldı ?

Fenerbahçe Spor Kulübü’nun son mali kurulunda açıklanan bilançoda gelirler ve giderler açık olarak belirtilmişti. Hepimizinde kolaylıkla kabul edeceği gibi Fenerbahçe futbol takımının küme düşürülmesi halinde bilanço da belirtilen mali gelirlerinden büyük bir kısmı gelmeyecek ve tüm kulüb maddi bir sıkıntı içine girecektir.Bunun neticesinde eskiden olduğu gibi paralı başkanlar dönemine dönülmek zorunda kalınacaktır. Acaba bu paralı başkanlardan biri şike söylentilerinin hemen başında ortaya atıldığı gibi Murat Ülker’mi olacaktır ? Tüm bunlar bazılarının yandaşlarının bir yerlere getirip daha fazla nemalanma çalışmalarımıdır ?

Daha fazla komplo teorileri üretmeden, daha fazla akıl sağlığımız gitmeden ve daha fazla olaylar çıkmadan bu olayın gerçek yüzünü biri bize anlatsın…Yoksa çok geç kalınmış olacak…